Truva Gençlik
Tarih Etkinli Ödevi - Süleyman Demirel Lisesi - Uyeol
Truva Gençlik
Tarih Etkinli Ödevi - Süleyman Demirel Lisesi - Uyeol
Truva Gençlik
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Pagerank
 
AnasayfacanlıtvAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Tarih Etkinli Ödevi - Süleyman Demirel Lisesi -

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
#.:$eF:.#
Sözelcimoderatör
Sözelcimoderatör
#.:$eF:.#


Tarih Etkinli Ödevi - Süleyman Demirel Lisesi - 111
Mesaj Sayısı : 827
Rep LwL : 10
Kayıt tarihi : 02/05/09
Yaş : 30
Nerden : İstanbul

Tarih Etkinli Ödevi - Süleyman Demirel Lisesi - Empty
MesajKonu: Tarih Etkinli Ödevi - Süleyman Demirel Lisesi -   Tarih Etkinli Ödevi - Süleyman Demirel Lisesi - I_icon_minitimePaz Ekim 18, 2009 1:04 am


  1. 14.Yüzyın başlarında Anadolu , Avrupa ve Yakın doğudaki devletleri gösteren harita !

Tarih Etkinli Ödevi - Süleyman Demirel Lisesi - Anadolu2bbeylikleri


Büyük hali
https://2img.net/r/ihimizer/img8/9251/anadolu2bbeylikleri.jpg


Tarih Etkinli Ödevi - Süleyman Demirel Lisesi - 40anadolubeylikleri


Büyük hali

https://2img.net/r/ihimizer/img8/7438/40anadolubeylikleri.jpg


En son #.:$eF:.# tarafından Salı Ekim 20, 2009 10:56 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
#.:$eF:.#
Sözelcimoderatör
Sözelcimoderatör
#.:$eF:.#


Tarih Etkinli Ödevi - Süleyman Demirel Lisesi - 111
Mesaj Sayısı : 827
Rep LwL : 10
Kayıt tarihi : 02/05/09
Yaş : 30
Nerden : İstanbul

Tarih Etkinli Ödevi - Süleyman Demirel Lisesi - Empty
MesajKonu: Geri: Tarih Etkinli Ödevi - Süleyman Demirel Lisesi -   Tarih Etkinli Ödevi - Süleyman Demirel Lisesi - I_icon_minitimePaz Ekim 18, 2009 1:15 am

2. İskan politikasını nedir ? Belge ve örneklerle gösteriniz !

İskan; beşeri yerleşim anlamına gelmektedir. İskan politikasının amacı
fethedilen yerlerin Türkleşmesini sağlamaktır. Bu amaç hem fetihlerin
sağlam ve kalıcı olmasını hem de fethedilen yerlerin siyasi, askeri ve
sosyal yönden güvenliğini sağlamaktır. İskan politikası fethedilen
yerlerde sorun çıkma ihtimali olan ailelerin Anadolu’ya göç
ettirilmesini sağlayarak karışıklık çıkma ihtimalini azaltmak için
kurulmuştur.

18.yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu’nun iskan politikası, boş ve harap
yerlerin şenlendirilmesi ve ziraate açılması istikametinde
yürütülmüştür. Bu hedefe varmak için ortaya çıkan problemlerin başında
yerleşik halkın üzerinde büyük bir baskı unsuru olan göçmenlerin güç
meselesi gelmektedir ki, bunun için de, özellikle güç unsurlarının
ortadan kaldırılarak güvenli bir ortam hazırlanması, devletin
politikasının gerçekleşmesinde önemli bir menzil olacaktı. Nitekim bu
hususun önemi anlaşılmış olmalıdır ki, bu kabil grupların, Anadolu’daki
iskan mahallelerinden uzak tutulması için Rakka ve Kıbrıs bir sürgün
bölgesi olarak seçilmiştir.

İskan politikası göçebelerin iskanlarına teşebbüs ettiği gibi bu sayede
de hem gelirleri arttırmak, hem de idari aksaklıkların bir sonucu
olarak ortaya çıkan güçlükleri ortadan kaldırmayı hedef almıştır.

Osmanlı devleti bu yüzyılda toprak kaybına uğraması, onunla birlikte,
Müslüman-Türk halkının da iç kısımlara göçe başlamasına sebep olmuştur.
Meydana gelen bu nüfus hareketleri, devletin ekonomik düzenini bozduğu
gibi, emniyetini de büyük ölçüde etkilemiştir. Nitekim birçok mahalle
ve köy harap olup boşaldığı gibi yine birçok mamur tarla, bağ, bahçe
terk edilerek zirai gelirin önemli miktarda azalmasına yol açmıştır. Bu
durum karşısında devlet, bu harap olmuş ve boşalmış sahalara başı-boş
bir hayat yaşayan göçebelerin veya eski haklarını yerleştirme işlerine
girişmiştir.

18, yüzyılın iskan politikası olarak çıkan,"´harap ve sahipsiz yerlere
oymakların yerleştirilerek yeniden ziraate açılması şeklinde içe dönük
iskan siyaseti, bu yüzyılın varılmak istenen başlıca hedefi olmuştur.

Ayrıca iskan politikası fethedilen bölgelere Anadolu’dan getirilen
Türkmen aşiretlerinin yerleştirilmesiyle gerçekleştirilmesidir.
Özellikle anlaşmazlık bulunan aşiretlerin birini yerleştirilmesi,
Anadolu’daki çatışmaları önlemiştir. Yerleştirilen Türkmenlerden bir
süre vergi alınmaz ve geri dönmelerine izin verilmezdi.

KAYNAKLAR
1. Osmanlı İmparatorluğunda aşiretleri iskan teşebbüsü (Dr.Cengiz ORHONLU)
2. XVIII.YÜZYILDA Osmanlı İmparatorluğu’nun iskan siyaseti ve aşiretlerin yerleştirilmesi
(Prof.Dr.Yusuf HALAÇOĞLU)

Belgeler

Tarih Etkinli Ödevi - Süleyman Demirel Lisesi - Cerkessurgunu1

Tarih Etkinli Ödevi - Süleyman Demirel Lisesi - CartecommercialedelaprovincedeMacdo

Büyük hali

https://2img.net/h/i198.photobucket.com/albums/aa260/Piperkata/CartecommercialedelaprovincedeMacdo.jpg


Örnek

Yıldırım Bayezid
dönemi bu durumun bir çok örneği ile doludur. Bayezid tahta çıktığında,
Bizans, Bulgar prensliği, Yunanistan ve adalardaki bir çok vasal
devlet, Sırp krallığı ve Anadoluda da Karamanoğulları Osmanlı
Devletinin vasalı konumunda idiler. Yeni hükümdar devletin fetih
politikasına taze bir düzen getirerek bu vasalların devlete ilhakına
çalışmıştır. Ele geçirilen yerlerde kapı kulu sistemi derhal uygulamaya
geçirilmiştir. Bu zorlama yolu ile fetih Osman ve Orhan Gazilerin yarı
feodal siyasetleri ile tam tersti. Bu yöntem daha çok İlhanlı ve İslam
fetih anlayışını yansıtıyordu. Bayezidin bu politikası 1402 deki
yenilginin en büyük sebebini oluşturmaktaydı. Yıldırım Bayezidden sonra
onun çocukları devletin birliğini sağlarken gene onun kurduğu düzenden
istifade etmişlerdir. Zira Bayezid döneminde tutulan ve tımarların
kayıtlarını içeren defterlerin bize verdiği bilgilere göre önceden elde
olup da Fetret Döneminde elden kaybedilen topraklar tekrar
fethedildiğinde tımarlar gene eski sahiplerine dağıtılmıştır. Bu
durumda bize gösteriyor ki eski tımar sahipleri bulundukları bölgelerin
tekrar Osmanlı yönetimine germesini istemektedirler ve bunun için
ellerinden gelenide yapmışlardır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
#.:$eF:.#
Sözelcimoderatör
Sözelcimoderatör
#.:$eF:.#


Tarih Etkinli Ödevi - Süleyman Demirel Lisesi - 111
Mesaj Sayısı : 827
Rep LwL : 10
Kayıt tarihi : 02/05/09
Yaş : 30
Nerden : İstanbul

Tarih Etkinli Ödevi - Süleyman Demirel Lisesi - Empty
MesajKonu: Geri: Tarih Etkinli Ödevi - Süleyman Demirel Lisesi -   Tarih Etkinli Ödevi - Süleyman Demirel Lisesi - I_icon_minitimePaz Ekim 18, 2009 1:24 am

3. Balkanlarda yapılan fetihlerin harita çalışmasını yapın

Tarih Etkinli Ödevi - Süleyman Demirel Lisesi - 2murat

Tarih Etkinli Ödevi - Süleyman Demirel Lisesi - 3212birbalkan
Tarih Etkinli Ödevi - Süleyman Demirel Lisesi - Osmanli-topraklari


En son #.:$eF:.# tarafından Çarş. Kas. 04, 2009 9:50 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
#.:$eF:.#
Sözelcimoderatör
Sözelcimoderatör
#.:$eF:.#


Tarih Etkinli Ödevi - Süleyman Demirel Lisesi - 111
Mesaj Sayısı : 827
Rep LwL : 10
Kayıt tarihi : 02/05/09
Yaş : 30
Nerden : İstanbul

Tarih Etkinli Ödevi - Süleyman Demirel Lisesi - Empty
MesajKonu: Geri: Tarih Etkinli Ödevi - Süleyman Demirel Lisesi -   Tarih Etkinli Ödevi - Süleyman Demirel Lisesi - I_icon_minitimePaz Ekim 18, 2009 1:36 am

4 . (a)Türk toplum hayatı ve (b)aile hayatı araştırarak bulunuz .(c)Dede Korkut hikayelerini erkek ve kadın açısından inceleyiniz .

a.
Müslüman Türklerde Toplum Hayatı



Müslüman Türklerde sınıfsız bir toplum hayatı vardı. Köle vardı, fakat
Osmanlı ülkesinden alınmazdı. Kölelik devamlı değildi. Âzad edilip
hürriyete kavuşarak devlet kademesinde görev alabilirdi. Köylü hür
olup, serflik (toprağa bağlı kölelik) yoktu. Bütün dünya Müslümanlarını
ilgilendiren halifelik makamı da 1516 yılından itibaren, Osmanlı
padişahları eliyle Türklere geçti. Osmanlılar devrinde Türklere ve
gayri müslimlere verilen, kendi din ve dillerinde mabed ve okul açıp
ibadetlerini yapabilme hürriyet ve hoşgörüsü günümüzün hiçbir liberal,
kapitalist, komünist ve dikta rejiminin imkân tanımadığı ölçüde
serbestti.

Müslüman Türklerde İslam ahlâkı hakimdi. Umumî kaideler dahil, herkes,
İslam ahlâkına ve örfe uymak zorundaydı. Vatanseverlik, vakar, büyüğe
hürmet, küçüğe şefkat, vefa ve sadakat, hayırseverlik, cömertlik,
merhamet ve hoşgörü, namus, temizlik, hayvan ve bitki sevgisi, his,
kıymet ve idealleri başlığı altında toplanabilen ahlâk ölçülerine
titizlikle riayet edilirdi. Güzel ahlâk ve bu değer ölçüleri sayesinde,
Türk toprakları emniyet ve huzur içindeydi ve kardeşlik havası hakimdi.
II. Abdülhamid Han zamanında Osmanlı ülkesinde bulunan Edmondo da
Amicis, Constantinopoli adlı eserinde:

"Paşasından sokak satıcısına kadar istisnasız her Türkte vakar,
ağırbaşlılık ve asillik ihtişamı vardır. Hepsi, derece farkları
olmasına rağmen, aynı terbiyeyle yetişmişlerdir. Kıyafetleri farklı
olmasa, İstanbul'da bir başka tabakanın olduğu belli değildir...
İstanbul'un Türk halkı, Avrupa'nın en nazik ve kibar cemaatidir. En
ıssız sokaklarda bile, bir yabancı için küçük bir hakarete uğrama
tehlikesi yoktur. Namaz kılınırken bile bir Hristiyan camiye girip,
Müslüman ibadetini seyredebilir. Size bakmazlar bile, küstahça bir
bakış değil, sizinle ilgilenen mütecessis bir nazar dahî göremezsiniz.
Kahkaha ve kadın sesi duyamazsınız. Fuhuşla ilgili en küçük bir olaya
şahit olmak imkân dışıdır. Sokaklarda bir yerde birikmek, yolu tıkamak,
yüksek sesle konuşmak, çarşıda bir dükkânı lüzumundan fazla işgal
etmek, ayıp sayılır..." demektedir.



Rum isyanının baş planlayıcısı Patrik Gregoryus, Rus Çarı Aleksandr'a
yazdığı mektupta, Müslüman Türk'ün ahlâk ve seviyesini çok güzel ifade
etmektedir. Bu ibret verici mektup şöyledir: "Türkleri maddeten ezmek
ve yıkmak mümkün değildir. Çünkü Türkler, çok sabırlı ve mukavemetli
insanlardır. Gayet mağrurdurlar ve izzet-i iman sahibidirler. Bu
hasletleri, dinlerine bağlılıklarından, kadere rıza göstermelerinden,
an'anelerinin kuvvetinden, padişahlarına, devlet adamlarına,
kumandanlarına, büyüklerine olan itaat duygularından gelmektedir.
Türkler, zekîdirler ve kendilerini müsbet yolda sevk ve idare edecek
reislere sahip oldukları sürece de çalışkandırlar. Gayet
kanaatkârdırlar. Onların bütün meziyetleri, hattâ kahramanlık ve şecaat
duyguları da an'anelerine bağlılıklarından, ahlâklarının düzgünlüğünden
gelmektedir. Türklerde evvelâ itaat duygusunu kırmak ve manevî
bağlarını parçalamak, dinî sağlamlığı zayıflatmak gerekir. Bunun en
kısa yolu, millî gelenekleriyle maneviyatlarına uymayan yabancı
fikirlere ve hareketlere alıştırmaktır. Maneviyatları sarsıldığı gün,
Türklerin, kendilerinden şeklen çok kudretli, kalabalık ve zahiren
hakim kuvvetler önünde zafere götüren asıl kudretleri sarsılacak ve
onları maddî vasıtaların üstünlüğüyle yıkmak kolay olacaktır. Bu
sebeple, Osmanlı Devletini tasfiye için, yalnız harp meydanlarındaki
zaferler kâfi değildir. Hattâ sadece bu yolda yürümek, Türklerin
haysiyet ve vakarını tahrik edeceğinden, hakikatlerine nüfuz etmelerine
sebep olabilir. Yapılacak şey, hissettirmeden, bünyelerindeki tahribi
tamamlamaktır."

Türkler, Müslüman olduktan sonra her gittikleri yere adalet, fazilet ve
medeniyet götürmüşlerdir. Bugün, medenî olduklarını söyleyen Avrupa
ülkeleri, medeniyeti Müslüman Türklerden öğrenmişlerdir.

Türk milletini ve devletlerini asırlarca ayakta tutan, yaşatan büyük ve
başlıca kuvvet inanç, adalet, iyilik, doğruluk ve fedakârlıktır

b)

  1. geleneksel türk aile yapısı :
    anne-baba-çocuk/lar, ve bazı yaşayan ev büyüklerinden oluşmakta olup,
    babaerkil bir yapıya sahiptir, baba despot, anne yumuşak ve daha ılımlı
    ve kayınvalide veya kaynata dırdırı çeken, saçını süpürge eden,
    çocuk/lar ise bu ne yaman üçlü çelişki arasında büyüyen küçük insanlar
    şeklindedir
    (smart, 17.10.2001 11:45)e(256,739745,due('smart'));


  2. (bkz: klasik amerikan ailesi)
    (disp, 17.10.2001 11:47)e(256,739751,due('disp'));


  3. modern
    türk aile yapısı: anne-baba-çocuk'tan oluşan çekirdek aile şeklindedir.
    anne-baba çalışır, çocuk 36 aylıktan itibaren yuvaya bırakılır. daha
    çok çocuk erkil bir yapıya sahiptir. anne-baba tamamen tüm hayatlarını,
    hatta tuvalete giriş ve banyo saatlerini bile çok sevgili yavrularına
    göre ayarlarlar. iyi de mok yerler. yarın öbür gün o çocuk ta onların
    başına tüy konduracaktır şeklinde de bir ihtimal vardır tabii.
    (smart, 17.10.2001 11:48)e(256,739753,due('smart'));


  4. bozulmaya
    çok yatkın olduğundan tvleri gazeteleri kapatıp kitapları toplattırarak
    koruma altına alınan cam fanus içinde yaşayan kırılgan,hassas yapı
    (sephrenia, 10.09.2002 15:06)e(256,1583391,due('sephrenia'));


  5. (bkz: aile $erefi)
    (delikan76, 10.09.2002 15:07)e(256,1583395,due('delikan76'));


  6. çaresizlik, eşitsizlik ve bastırılmışlık ilişkileri üzerine kurulu modüler toplama kampı...
    (aynadakileke, 24.10.2002 18:15)e(256,1707739,due('aynadakileke'));


  7. (bkz: bir turk ailesinin oykusu)
    (angellore, 24.04.2003 22:16)e(256,2714397,due('angellore'));


  8. orta anadolu'daki sosyal dokunun en alt birimi.
    (avasas, 20.06.2003 20:47)e(256,2995183,due('avasas'));


  9. kendisine aykırı yayın yapılması rtük'ün tv kapatma sebebi olan nesne.
    (reincarnative lizard, 20.06.2003 21:26 ~ 21:27)e(256,2995253,due('reincarnative+lizard'));


  10. amorf bir yapıdır gayet.
    genelleyenin üstüne çöker.
    (gerrain, 09.02.2004 19:21)e(256,3871471,due('gerrain'));


  11. sıkça duyduğumuz "ahlaki değerlerimize aykırı", "türk aile yapısına aykırı" ...

    bu kavramları kim, niye, neye göre oluşturmuş ?
    türk aile yapısı oluşturalım..

    malzemeler :

    1 kız çocuğu
    1 erkek çocuğu
    toplum*

    yapılışı :

    kız çocuğuna pembe patikler takılarak, hanım hanımcık olma kuralları öğretilir. üzerine bol baskı uygulanır. cinsellik tu kaka olarak benimsetilir. bacak arasını her koşulda korumak zorunda olduğu bilinçaltına sokulur. yemek bulaşık çamaşır öğretilir. meslek olarak önce okutmamak adına elden gelen yapılır illede okuyacaksa bayana uygun olduğu düşünüşen öğretmenlik, doktorluk vb.. tarzlarda meslekler verilir.. bu meslekler verilemiyorsa ev kadını olması öğretilir. 1 erkek çocuğu alınır oda büyütülür eli sıcak sudan soğuk suya sokulmaz, sen erkeksin
    bırak o bebeği arabayla oyna denir, yemek yapması asla uygun değildir,
    kadınlar üzerine baskı kurma yolları öğretilir, sevgilin olsun seviş
    gez eğlen ama karın bakire olsun denir helal süt emmiş olması makbuldur.. ve yetiştirmiş olduğumuz hanım hanımcık kızımızla evlendirilir.
    (lydx, 29.07.2004 13:31)e(256,5187058,due('lydx'));


  12. genellikle
    dişi kuşun inşa ettiği erkek kuşun tikmek suretiyle dağıttığı aile
    yapısı, bir de bu aileler yapılır işletilir ve ısrarla devredilmez.
    (bkz: celik konstruksuyon)
    (mariadebonne, 29.07.2004 13:38)e(256,5187189,due('mariadebonne'));


  13. gündelik hayatta hiç kullanmadığım, kullanıldığına da rastlamadığım medyatik kelime öbeği
    (greeen, 07.05.2005 13:37 ~ 13:38)e(256,7457858,due('greeen'));


  14. sürekli
    buna olan aykırılıktan dolayı tvler kapanır, radyolar kapanır,
    gazeteler kapanır. yahu biri bana anlatsın nedir bu yapı?kim yapmıştır
    bunu? kime batar da kapanır, susar yayın organları? izleyemediği cine 5
    yayınlarından mı bozulur bu yapı yoksa digiturk'den mi? sene olmuş 2005
    hala at üstünde çiğ et yiyemem ben.lakin aile yapım budur.
    (corrosive, 07.05.2005 14:26)e(256,7458160,due('corrosive'));


  15. uyelerinden
    birinin rahatinin digerinin kicina battigi bir ortamdir, cunku nefes
    alacak kisisel alan sikintisi vardir. bu ortamda istenilen seyler
    istenilmiyormus gibi yapilir, tersi de yapilir. yenilen boklar
    yenilmemis gibi oynamaya devam edilir. arada hersey kirilir dokulur,
    sonra yeniden dikilir. hersey elalem ve gelecek icindir, mecburen benlik ve simdi
    cok arka plandadir. haa guzel yanlari yok mudur, vardir. dustugunuzde
    elinizden tutulur kaldirilir genellikle, ama iyice geleneksel turk
    ailesinde, bu dusus aile serefinize leke surecek bir dususse
    affetmeyebilirler, bir tekme de onlar atabilir.

    (bkz: namus belasi)
    (senseandsensibility, 23.12.2005 16:48 ~ 17:07)e(256,8775070,due('senseandsensibility'));


  16. turk
    toplumunun yapitasidir, bir yapitasi olarak oldukca dayanikli ve
    saglamdir, ancak bu taslar bir araya gelip dayanikli bir duvar
    olusturamamaktadir, cunku aralarindaki harctan malzeme calinmistir.
    (senseandsensibility, 23.12.2005 16:50)e(256,8775090,due('senseandsensibility'));


  17. (bkz: od tegin)
    (bkz: leviratus)
    (kankarella, 23.12.2005 16:57)e(256,8775156,due('kankarella'));


  18. hisseli harikalar kumpanyasi
    (admiral, 05.01.2006 16:39)e(256,8872128,due('admiral'));


  19. (bkz: toplum huzuru)*
    (sektoid, 10.01.2006 01:39 ~ 01:40)e(256,8902755,due('sektoid'));


  20. http://www.hurriyet.com.tr/...3918928.asp?m=1&gid=69#

    şeref
    ve namus kavramlarını çocuklarının, torunlarının canına tercih eden
    garip bir yapı. hamile bir genç kız ölme, çocuğunu kaybetme pahasına
    banyoda tek başına doğum yapıyor, ölü çocuğunu sırt çantasında
    hastaneye götürüyor. aile kızı reddediyor.

    yaşamın en güzel
    mucizesini bu hale getiren, iki bacağın arasına giren çıkanın hesabını
    yapan hastalıklı bir yapı. bir de üstüne kendi "perişan" olan, ölü bir
    çocuk dünyaya getirmiş, sırt çantasında taşımış tutuklanmış, beş
    parasız sokağa atılmış çocuğunun psikolojisini umursamayan yapı.

    siktiriboktan
    toplum üyelerinin, siktiriboktan aynası. sürekli siyah gösteriyor,
    duvar saati sabit, zaman takılmış on ikiye beş kalaya...

    insan
    bacaklarının arasından kanlar akan,duşun altında ölüden farksız
    gözleriyle iki metre ötede cansız yatan bebeğine bakan bir genç kızı
    düşünüyor elinde olmadan, kafayı yiyor, kendi kafasını duvarlara vurası
    geliyor, ama bu kızın kendi anne babası "mağdur" oluyor. yaşamak
    istememe, düşünmeme sebeplerinden.

    bir de paçavra var
    bahsedilmesi gereken, cepheden resim konulmuş ki kız kaçamasın,
    görüldüğü yerde parmakla gösterilsin, ailesi de vursun namusunu
    temizlesin.

    (bkz: #4861357)
    (nickfallin, 11.02.2006 10:42 ~ 06.11.2006 14:38)e(256,9111794,due('nickfallin'));


  21. türkçe'ye 50 küsür (sürekli artıyor efendim, durduramıyoruz) aile bireyi terimi katacak kadar önemli bir yapıdır. sapir whorf hipotezi'nin yaşayan kanıtıdır.

    (bkz: anne) (bkz: ana) (bkz: baba) (bkz: kardeş) (bkz: abla) (bkz: abi) (bkz: agabey) (bkz: aga) (bkz: büyükbaba) (bkz: dede) (bkz: anneanne) (bkz: nine) (bkz: babaanne) (bkz: büyükanne) (bkz: haminne) (bkz: sütanne) (bkz: sütnine) (bkz: sütkardeş) (bkz: hala) (bkz: yenge) (bkz: elti) (bkz: görümce) (bkz: baldız) (bkz: birader) (bkz: kayınbirader) (bkz: kayınço) (bkz: teyze) (bkz: dayı) (bkz: amca) (bkz: emmi) (bkz: emmioğlu) (bkz: kuzen) (bkz: kızan) (bkz: enişte) (bkz: valide) (bkz: gelin) (bkz: damat) (bkz: bacı)(bkz: oğul) (bkz: evlat) (bkz: karı) (bkz: koca) (bkz: yeğen) (bkz: bacanak) (bkz: kayınpeder) (bkz: kaynana) (bkz: kaynata) (bkz: kayınvalide) (bkz: torun) (bkz: torba) (bkz: dünür) (bkz: güvey) (bkz: eze) (bkz: bibi)

    edit: depeyi, j m ve avicenna arkadaşlara katkıları için teşekkürler.*
    (acid rain, 28.02.2006 09:47 ~ 01.03.2006 13:36)e(256,9199255,due('acid+rain'));


  22. (bkz: ebe)
    (firtinanin gozunden, 28.02.2006 09:50)e(256,9199264,due('firtinanin+gozunden'));


  23. doğu
    toplumlarının veya kapalı toplumların aile yapılarının alt kümesidir.
    batı toplamlarının aksine, çocukların dünyaya getirilmesinin temel
    nedeni ileride muhtaç durumda kalacak ebeveyn ve diğer aile bireylerine
    maddi-manevi destek olmalarıdır. tamam, sizi sevmiş, büyütmüş, sizin
    için saçını süpürge etmiş insanlara iyi davranmaktan, yardım etmekten
    doğal bir şey yoktur. fakat, doğu toplumlarında ve dolayısıyla da
    türkiye'de, bu durum ailenin baskı ve duygu sömürüsü yapmasına yol
    açar. onların istemediği veya tasvip etmediği bir şey yapmaya
    kalktığınızda, 'ben seni bunun için mi okuttum'dan 'yazıklar olsun'a,
    'benim çocuğum bunu yapamaz, millet ne der'den 'hakkımı helal etmem'e
    uzanan çeşitli başlıklar altında, doğu toplumlarının aile yapısının
    niteleyici özelliği 'beklenti' yüzeye çıkar.
    batı'da çocuk zaten
    özgür yetiştirilir, 18 yaşına gelince de aileden borç almak gibi bize
    uzak yöntemlerle ya da zaten kendi parasını kazandığı için, madden
    tümüyle özgürleşir. istediği zaman da ailesini görmeye gider arar; bu
    da zorunluluktan veya ailenin beklentisini tatmin etmek için
    yapılmadığından daha samimice olur, birlikte geçirilen vaktin kalitesi
    artar.
    bizdeyse genellikle çocuk kaç yaşında olursa olsun, özellikle
    de hala aileyle yaşıyorsa, mesela haftanın 5 gecesi dışarıya çıkamaz
    aileyle de oturmalıdır. herkes kendi odasında oturacak olsa da. anne
    tam kapıdan çıkmadan önce bir şey isterse o alınmalıdır veya
    yapılmalıdır. son dakikada istenmesine ve sizi geciktirecek olmasına
    rağmen. onlarla bir yere gitmek istemezseniz ayıp yapıyorsunuzdur.
    onlar kendi çocukları için en iyisini bilirler, o yüzden yaşayıp görmek
    değil, onların deneyimlerinden ders almalısınızdır. onlardan gizli bir
    şey yapmamalısınız. 25 yaşına gelip bir zararı olmadığından emin
    olduğunuzda veya sadece gereksiz sorulardan sıkılacağınızı bildiğiniz
    ve özel hayatınıza müdahale edilmesini istemediğiniz için olsa bile.
    onların beğenmediği birisiyle evlenmemelisinizdir, o kişi size, ailesi
    de sizinkilere yakışmayacaktır. evlenirseniz de onlarla aranız
    bozulacaktır, bu da er geç evliliğinize yansıyacak ve onlar kendilerini
    zorla haklı çıkaracaktır.
    böyle olmayan aileler yok mudur, tabi ki
    vardır. ama genel durum batıdaki gibi 'dünyaya bir birey getiriyorum'
    değil, 'bir uzantı getiriyorum'dur. bu da bencilcedir. birileri elbet
    çıkıp gelenekler ne kadar önemli biliyor musun, pis seni kaka seni, bu
    bencillik değil asıl diğer türlüsü bencillik diyecek bunlara. ama
    dünyaya kendin için bir varlık getirmekten, en azından onu dünyaya
    getirdikten sonra ileride sana yarasın diye yetiştirmekten daha bencil
    ne olabilir ki?
    (raindrops, 21.08.2006 23:11)e(256,9947518,due('raindrops'));


  24. nereden
    gelip nereye gittiği belli olmayan bir yapıdır. ortalama bir türk
    ailesinin yapısı öncelikle ebeveynlerinin içinden çıktıkları ailenin
    -yani kendilerinin çocuk oldukları ailenin- sonra da çevre ailelerin
    -konukomşu, elalem, nurten hanımlar vs.- yapıları üzerine kurulmuştur.
    bu yapıyı bu şekilde, zamansal temelde dikey ve yatay olarak takip
    edersek hiçbir yere varamayız, zira o ailelerin yapıları da aynı
    şekilde başka ailelerin yapıları üzerine kurulmuştur. bu yapıyı kuran
    bir bulunsa iki çift laf edilecektir elbet, ama kimse üzerine alınmaz,
    yaptım, yaptım ama niye yaptım sor bi demez, yapı her ailenin
    ebeveynlerinin katkılarıyla daha anlaşılmaz, daha sofistike bir yapıya
    kavuşur.
    gizlilik ve içe kapanıklık, karşılıksızmışcasına yapılan
    özveriler için bilinçaltında biriken beklentiler had safhadadır. favori
    kelimeler bakarız, x'in kızı, y'nin oğlu, elalem, mühendis, matematik
    kafası, baban gelsin, kızımız ve ben anneyim...dir.
    (insomniac, 25.08.2006 01:13 ~ 12:51)e(256,9960599,due('insomniac'));


  25. ciddi anlamda çifte standart ve cinsel ayrımcılıkla doludur. insani değildir.


c)
16. yüzyılda Türrkiye'ye gelen Fransız elçisi ( B.dela Broquere ) Türkmen kadınlarının erkeklerden kaçmadığını, çok güzel ve iffetli olduklarını anlatırken Dulkadiroğulları'na bağlı 30 bin kadın suvari bulunduğunu, erkek gibi silah tutup savaştığını söylerki Dede Korkut destanının tasvirlerine tamamıyla uygundur. Aşıkpaşa Zade'nin Anadolu'da bulunan " Bâcıyan-ı Rum Taifesi " ( Bacılar Ordusu Teşkilatı ) adı ile bu Türkmen kadınları kastettiği sanılmaktadır. ( O.Turan,T.C.H.M. cilt 1,130)

Bilhassa şehzadelerin yaşlarının küçük olduğu dönemlerde şehzadeler belirli bir yaşa gelinceye kadar devlet şehzadelerin anaları tarafından yönetilirdi.

Karahanlılar ve Selçuklularda Terken ünvanını taşıyan sultanların eşleri sadece hükümdarlara ve siyasi meselelere tesir etmekle kalmıyor; bizzat idare ve siyaset içinde de mühim roller oynuyorlardı. Nitekim Terkenlerin kendilerine ait yurtluk ( ikta ) vilayetleri, bunları idareye memur divan teşkilatları, askerleri ve kendi hazinelerine akan mühim gelirleri vardı. Bu durumları ile hatunlar feodal devlet bünyesinde, ikta ve asker sahibi beyler gibi; mühim bir mevki işgal ediyorlardı. ( O.Turan/127 ) Selçuklu Sultanları nasıl ki " Cihan Padişahı " adıyla anılıyorsa, sultanların eşleri de " DÜNYA MELİKESİ " ünvanını taşıyorlardı.

Dede Korkut Hikayeleri'nde de Türk Kadını kutsaldır; güzeldir,kocasının yardımcısıdır; ailede fikirleri esas alınır. Kadın aynı zamanda milli bir kahramandır, yenilmez bir savaşçıdır. O erkeklerle değil; erkekler onunla yarışır. Türk kültüründe kadının en belirgin iki özelliği vardır.Bunların birincisi " Kahramanlık ", ikincisi " Analık "tır.

Dede Korkut hikayelerinde " Evin direği " diye nitelendirilen Türk kadınları öve öve bitirilemez:

BU SORU EKSİKTİR TAMAM LANICAKTIR ARAŞTIRILIYO !


En son #.:$eF:.# tarafından Ptsi Ekim 26, 2009 8:02 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 3 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
cagdas
Benimle iyi olun, yeni üyeyim
cagdas


Tarih Etkinli Ödevi - Süleyman Demirel Lisesi - 111
Mesaj Sayısı : 7
Rep LwL : 0
Kayıt tarihi : 17/10/09
Yaş : 30
Nerden : istanbul

Tarih Etkinli Ödevi - Süleyman Demirel Lisesi - Empty
MesajKonu: Geri: Tarih Etkinli Ödevi - Süleyman Demirel Lisesi -   Tarih Etkinli Ödevi - Süleyman Demirel Lisesi - I_icon_minitimePtsi Ekim 19, 2009 7:01 pm

kanky çok saol... Very Happy Very Happy
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
hamza 10sb
Benimle iyi olun, yeni üyeyim
hamza 10sb


Mesaj Sayısı : 2
Rep LwL : 0
Kayıt tarihi : 11/11/09

Tarih Etkinli Ödevi - Süleyman Demirel Lisesi - Empty
MesajKonu: Geri: Tarih Etkinli Ödevi - Süleyman Demirel Lisesi -   Tarih Etkinli Ödevi - Süleyman Demirel Lisesi - I_icon_minitimeÇarş. Kas. 18, 2009 7:16 pm

eyw kanqa
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Tarih Etkinli Ödevi - Süleyman Demirel Lisesi -
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Tarih - Dosya Ödevi 2
» Milli Güvenlik Ödevi !

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Truva Gençlik :: Ödev Bölümü :: Sitemizin Yapımı Hazır Ödevler-
Buraya geçin: