|
| | Tarih Etkinli Ödevi - Süleyman Demirel Lisesi - | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
#.:$eF:.# Sözelcimoderatör
Mesaj Sayısı : 827 Rep LwL : 10 Kayıt tarihi : 02/05/09 Yaş : 30 Nerden : İstanbul
| Konu: Tarih Etkinli Ödevi - Süleyman Demirel Lisesi - Paz Ekim 18, 2009 1:04 am | |
|
En son #.:$eF:.# tarafından Salı Ekim 20, 2009 10:56 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | #.:$eF:.# Sözelcimoderatör
Mesaj Sayısı : 827 Rep LwL : 10 Kayıt tarihi : 02/05/09 Yaş : 30 Nerden : İstanbul
| Konu: Geri: Tarih Etkinli Ödevi - Süleyman Demirel Lisesi - Paz Ekim 18, 2009 1:15 am | |
| 2. İskan politikasını nedir ? Belge ve örneklerle gösteriniz !İskan; beşeri yerleşim anlamına gelmektedir. İskan politikasının amacı fethedilen yerlerin Türkleşmesini sağlamaktır. Bu amaç hem fetihlerin sağlam ve kalıcı olmasını hem de fethedilen yerlerin siyasi, askeri ve sosyal yönden güvenliğini sağlamaktır. İskan politikası fethedilen yerlerde sorun çıkma ihtimali olan ailelerin Anadolu’ya göç ettirilmesini sağlayarak karışıklık çıkma ihtimalini azaltmak için kurulmuştur. 18.yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu’nun iskan politikası, boş ve harap yerlerin şenlendirilmesi ve ziraate açılması istikametinde yürütülmüştür. Bu hedefe varmak için ortaya çıkan problemlerin başında yerleşik halkın üzerinde büyük bir baskı unsuru olan göçmenlerin güç meselesi gelmektedir ki, bunun için de, özellikle güç unsurlarının ortadan kaldırılarak güvenli bir ortam hazırlanması, devletin politikasının gerçekleşmesinde önemli bir menzil olacaktı. Nitekim bu hususun önemi anlaşılmış olmalıdır ki, bu kabil grupların, Anadolu’daki iskan mahallelerinden uzak tutulması için Rakka ve Kıbrıs bir sürgün bölgesi olarak seçilmiştir. İskan politikası göçebelerin iskanlarına teşebbüs ettiği gibi bu sayede de hem gelirleri arttırmak, hem de idari aksaklıkların bir sonucu olarak ortaya çıkan güçlükleri ortadan kaldırmayı hedef almıştır. Osmanlı devleti bu yüzyılda toprak kaybına uğraması, onunla birlikte, Müslüman-Türk halkının da iç kısımlara göçe başlamasına sebep olmuştur. Meydana gelen bu nüfus hareketleri, devletin ekonomik düzenini bozduğu gibi, emniyetini de büyük ölçüde etkilemiştir. Nitekim birçok mahalle ve köy harap olup boşaldığı gibi yine birçok mamur tarla, bağ, bahçe terk edilerek zirai gelirin önemli miktarda azalmasına yol açmıştır. Bu durum karşısında devlet, bu harap olmuş ve boşalmış sahalara başı-boş bir hayat yaşayan göçebelerin veya eski haklarını yerleştirme işlerine girişmiştir. 18, yüzyılın iskan politikası olarak çıkan,"´harap ve sahipsiz yerlere oymakların yerleştirilerek yeniden ziraate açılması şeklinde içe dönük iskan siyaseti, bu yüzyılın varılmak istenen başlıca hedefi olmuştur. Ayrıca iskan politikası fethedilen bölgelere Anadolu’dan getirilen Türkmen aşiretlerinin yerleştirilmesiyle gerçekleştirilmesidir. Özellikle anlaşmazlık bulunan aşiretlerin birini yerleştirilmesi, Anadolu’daki çatışmaları önlemiştir. Yerleştirilen Türkmenlerden bir süre vergi alınmaz ve geri dönmelerine izin verilmezdi. KAYNAKLAR 1. Osmanlı İmparatorluğunda aşiretleri iskan teşebbüsü (Dr.Cengiz ORHONLU) 2. XVIII.YÜZYILDA Osmanlı İmparatorluğu’nun iskan siyaseti ve aşiretlerin yerleştirilmesi (Prof.Dr.Yusuf HALAÇOĞLU) Belgeler Büyük hali
https://2img.net/h/i198.photobucket.com/albums/aa260/Piperkata/CartecommercialedelaprovincedeMacdo.jpg
ÖrnekYıldırım Bayezid dönemi bu durumun bir çok örneği ile doludur. Bayezid tahta çıktığında, Bizans, Bulgar prensliği, Yunanistan ve adalardaki bir çok vasal devlet, Sırp krallığı ve Anadoluda da Karamanoğulları Osmanlı Devletinin vasalı konumunda idiler. Yeni hükümdar devletin fetih politikasına taze bir düzen getirerek bu vasalların devlete ilhakına çalışmıştır. Ele geçirilen yerlerde kapı kulu sistemi derhal uygulamaya geçirilmiştir. Bu zorlama yolu ile fetih Osman ve Orhan Gazilerin yarı feodal siyasetleri ile tam tersti. Bu yöntem daha çok İlhanlı ve İslam fetih anlayışını yansıtıyordu. Bayezidin bu politikası 1402 deki yenilginin en büyük sebebini oluşturmaktaydı. Yıldırım Bayezidden sonra onun çocukları devletin birliğini sağlarken gene onun kurduğu düzenden istifade etmişlerdir. Zira Bayezid döneminde tutulan ve tımarların kayıtlarını içeren defterlerin bize verdiği bilgilere göre önceden elde olup da Fetret Döneminde elden kaybedilen topraklar tekrar fethedildiğinde tımarlar gene eski sahiplerine dağıtılmıştır. Bu durumda bize gösteriyor ki eski tımar sahipleri bulundukları bölgelerin tekrar Osmanlı yönetimine germesini istemektedirler ve bunun için ellerinden gelenide yapmışlardır. | |
| | | #.:$eF:.# Sözelcimoderatör
Mesaj Sayısı : 827 Rep LwL : 10 Kayıt tarihi : 02/05/09 Yaş : 30 Nerden : İstanbul
| Konu: Geri: Tarih Etkinli Ödevi - Süleyman Demirel Lisesi - Paz Ekim 18, 2009 1:24 am | |
|
En son #.:$eF:.# tarafından Çarş. Kas. 04, 2009 9:50 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi | |
| | | #.:$eF:.# Sözelcimoderatör
Mesaj Sayısı : 827 Rep LwL : 10 Kayıt tarihi : 02/05/09 Yaş : 30 Nerden : İstanbul
| Konu: Geri: Tarih Etkinli Ödevi - Süleyman Demirel Lisesi - Paz Ekim 18, 2009 1:36 am | |
| 4 . (a)Türk toplum hayatı ve (b)aile hayatı araştırarak bulunuz .(c)Dede Korkut hikayelerini erkek ve kadın açısından inceleyiniz . a.Müslüman Türklerde Toplum Hayatı
Müslüman Türklerde sınıfsız bir toplum hayatı vardı. Köle vardı, fakat Osmanlı ülkesinden alınmazdı. Kölelik devamlı değildi. Âzad edilip hürriyete kavuşarak devlet kademesinde görev alabilirdi. Köylü hür olup, serflik (toprağa bağlı kölelik) yoktu. Bütün dünya Müslümanlarını ilgilendiren halifelik makamı da 1516 yılından itibaren, Osmanlı padişahları eliyle Türklere geçti. Osmanlılar devrinde Türklere ve gayri müslimlere verilen, kendi din ve dillerinde mabed ve okul açıp ibadetlerini yapabilme hürriyet ve hoşgörüsü günümüzün hiçbir liberal, kapitalist, komünist ve dikta rejiminin imkân tanımadığı ölçüde serbestti.
Müslüman Türklerde İslam ahlâkı hakimdi. Umumî kaideler dahil, herkes, İslam ahlâkına ve örfe uymak zorundaydı. Vatanseverlik, vakar, büyüğe hürmet, küçüğe şefkat, vefa ve sadakat, hayırseverlik, cömertlik, merhamet ve hoşgörü, namus, temizlik, hayvan ve bitki sevgisi, his, kıymet ve idealleri başlığı altında toplanabilen ahlâk ölçülerine titizlikle riayet edilirdi. Güzel ahlâk ve bu değer ölçüleri sayesinde, Türk toprakları emniyet ve huzur içindeydi ve kardeşlik havası hakimdi. II. Abdülhamid Han zamanında Osmanlı ülkesinde bulunan Edmondo da Amicis, Constantinopoli adlı eserinde:
"Paşasından sokak satıcısına kadar istisnasız her Türkte vakar, ağırbaşlılık ve asillik ihtişamı vardır. Hepsi, derece farkları olmasına rağmen, aynı terbiyeyle yetişmişlerdir. Kıyafetleri farklı olmasa, İstanbul'da bir başka tabakanın olduğu belli değildir... İstanbul'un Türk halkı, Avrupa'nın en nazik ve kibar cemaatidir. En ıssız sokaklarda bile, bir yabancı için küçük bir hakarete uğrama tehlikesi yoktur. Namaz kılınırken bile bir Hristiyan camiye girip, Müslüman ibadetini seyredebilir. Size bakmazlar bile, küstahça bir bakış değil, sizinle ilgilenen mütecessis bir nazar dahî göremezsiniz. Kahkaha ve kadın sesi duyamazsınız. Fuhuşla ilgili en küçük bir olaya şahit olmak imkân dışıdır. Sokaklarda bir yerde birikmek, yolu tıkamak, yüksek sesle konuşmak, çarşıda bir dükkânı lüzumundan fazla işgal etmek, ayıp sayılır..." demektedir.
Rum isyanının baş planlayıcısı Patrik Gregoryus, Rus Çarı Aleksandr'a yazdığı mektupta, Müslüman Türk'ün ahlâk ve seviyesini çok güzel ifade etmektedir. Bu ibret verici mektup şöyledir: "Türkleri maddeten ezmek ve yıkmak mümkün değildir. Çünkü Türkler, çok sabırlı ve mukavemetli insanlardır. Gayet mağrurdurlar ve izzet-i iman sahibidirler. Bu hasletleri, dinlerine bağlılıklarından, kadere rıza göstermelerinden, an'anelerinin kuvvetinden, padişahlarına, devlet adamlarına, kumandanlarına, büyüklerine olan itaat duygularından gelmektedir. Türkler, zekîdirler ve kendilerini müsbet yolda sevk ve idare edecek reislere sahip oldukları sürece de çalışkandırlar. Gayet kanaatkârdırlar. Onların bütün meziyetleri, hattâ kahramanlık ve şecaat duyguları da an'anelerine bağlılıklarından, ahlâklarının düzgünlüğünden gelmektedir. Türklerde evvelâ itaat duygusunu kırmak ve manevî bağlarını parçalamak, dinî sağlamlığı zayıflatmak gerekir. Bunun en kısa yolu, millî gelenekleriyle maneviyatlarına uymayan yabancı fikirlere ve hareketlere alıştırmaktır. Maneviyatları sarsıldığı gün, Türklerin, kendilerinden şeklen çok kudretli, kalabalık ve zahiren hakim kuvvetler önünde zafere götüren asıl kudretleri sarsılacak ve onları maddî vasıtaların üstünlüğüyle yıkmak kolay olacaktır. Bu sebeple, Osmanlı Devletini tasfiye için, yalnız harp meydanlarındaki zaferler kâfi değildir. Hattâ sadece bu yolda yürümek, Türklerin haysiyet ve vakarını tahrik edeceğinden, hakikatlerine nüfuz etmelerine sebep olabilir. Yapılacak şey, hissettirmeden, bünyelerindeki tahribi tamamlamaktır."
Türkler, Müslüman olduktan sonra her gittikleri yere adalet, fazilet ve medeniyet götürmüşlerdir. Bugün, medenî olduklarını söyleyen Avrupa ülkeleri, medeniyeti Müslüman Türklerden öğrenmişlerdir.
Türk milletini ve devletlerini asırlarca ayakta tutan, yaşatan büyük ve başlıca kuvvet inanç, adalet, iyilik, doğruluk ve fedakârlıktır b)
- geleneksel türk aile yapısı :
anne-baba-çocuk/lar, ve bazı yaşayan ev büyüklerinden oluşmakta olup, babaerkil bir yapıya sahiptir, baba despot, anne yumuşak ve daha ılımlı ve kayınvalide veya kaynata dırdırı çeken, saçını süpürge eden, çocuk/lar ise bu ne yaman üçlü çelişki arasında büyüyen küçük insanlar şeklindedir (smart, 17.10.2001 11:45)e(256,739745,due('smart'));
- (bkz: klasik amerikan ailesi)
(disp, 17.10.2001 11:47)e(256,739751,due('disp'));
- modern
türk aile yapısı: anne-baba-çocuk'tan oluşan çekirdek aile şeklindedir. anne-baba çalışır, çocuk 36 aylıktan itibaren yuvaya bırakılır. daha çok çocuk erkil bir yapıya sahiptir. anne-baba tamamen tüm hayatlarını, hatta tuvalete giriş ve banyo saatlerini bile çok sevgili yavrularına göre ayarlarlar. iyi de mok yerler. yarın öbür gün o çocuk ta onların başına tüy konduracaktır şeklinde de bir ihtimal vardır tabii. (smart, 17.10.2001 11:48)e(256,739753,due('smart'));
- bozulmaya
çok yatkın olduğundan tvleri gazeteleri kapatıp kitapları toplattırarak koruma altına alınan cam fanus içinde yaşayan kırılgan,hassas yapı (sephrenia, 10.09.2002 15:06)e(256,1583391,due('sephrenia'));
- (bkz: aile $erefi)
(delikan76, 10.09.2002 15:07)e(256,1583395,due('delikan76'));
- çaresizlik, eşitsizlik ve bastırılmışlık ilişkileri üzerine kurulu modüler toplama kampı...
(aynadakileke, 24.10.2002 18:15)e(256,1707739,due('aynadakileke'));
- (bkz: bir turk ailesinin oykusu)
(angellore, 24.04.2003 22:16)e(256,2714397,due('angellore'));
- orta anadolu'daki sosyal dokunun en alt birimi.
(avasas, 20.06.2003 20:47)e(256,2995183,due('avasas'));
- kendisine aykırı yayın yapılması rtük'ün tv kapatma sebebi olan nesne.
(reincarnative lizard, 20.06.2003 21:26 ~ 21:27)e(256,2995253,due('reincarnative+lizard'));
- amorf bir yapıdır gayet.
genelleyenin üstüne çöker. (gerrain, 09.02.2004 19:21)e(256,3871471,due('gerrain'));
- sıkça duyduğumuz "ahlaki değerlerimize aykırı", "türk aile yapısına aykırı" ...
bu kavramları kim, niye, neye göre oluşturmuş ? türk aile yapısı oluşturalım..
malzemeler :
1 kız çocuğu 1 erkek çocuğu toplum*
yapılışı :
kız çocuğuna pembe patikler takılarak, hanım hanımcık olma kuralları öğretilir. üzerine bol baskı uygulanır. cinsellik tu kaka olarak benimsetilir. bacak arasını her koşulda korumak zorunda olduğu bilinçaltına sokulur. yemek bulaşık çamaşır öğretilir. meslek olarak önce okutmamak adına elden gelen yapılır illede okuyacaksa bayana uygun olduğu düşünüşen öğretmenlik, doktorluk vb.. tarzlarda meslekler verilir.. bu meslekler verilemiyorsa ev kadını olması öğretilir. 1 erkek çocuğu alınır oda büyütülür eli sıcak sudan soğuk suya sokulmaz, sen erkeksin bırak o bebeği arabayla oyna denir, yemek yapması asla uygun değildir, kadınlar üzerine baskı kurma yolları öğretilir, sevgilin olsun seviş gez eğlen ama karın bakire olsun denir helal süt emmiş olması makbuldur.. ve yetiştirmiş olduğumuz hanım hanımcık kızımızla evlendirilir. (lydx, 29.07.2004 13:31)e(256,5187058,due('lydx'));
- genellikle
dişi kuşun inşa ettiği erkek kuşun tikmek suretiyle dağıttığı aile yapısı, bir de bu aileler yapılır işletilir ve ısrarla devredilmez. (bkz: celik konstruksuyon) (mariadebonne, 29.07.2004 13:38)e(256,5187189,due('mariadebonne'));
- gündelik hayatta hiç kullanmadığım, kullanıldığına da rastlamadığım medyatik kelime öbeği
(greeen, 07.05.2005 13:37 ~ 13:38)e(256,7457858,due('greeen'));
- sürekli
buna olan aykırılıktan dolayı tvler kapanır, radyolar kapanır, gazeteler kapanır. yahu biri bana anlatsın nedir bu yapı?kim yapmıştır bunu? kime batar da kapanır, susar yayın organları? izleyemediği cine 5 yayınlarından mı bozulur bu yapı yoksa digiturk'den mi? sene olmuş 2005 hala at üstünde çiğ et yiyemem ben.lakin aile yapım budur. (corrosive, 07.05.2005 14:26)e(256,7458160,due('corrosive'));
- uyelerinden
birinin rahatinin digerinin kicina battigi bir ortamdir, cunku nefes alacak kisisel alan sikintisi vardir. bu ortamda istenilen seyler istenilmiyormus gibi yapilir, tersi de yapilir. yenilen boklar yenilmemis gibi oynamaya devam edilir. arada hersey kirilir dokulur, sonra yeniden dikilir. hersey elalem ve gelecek icindir, mecburen benlik ve simdi cok arka plandadir. haa guzel yanlari yok mudur, vardir. dustugunuzde elinizden tutulur kaldirilir genellikle, ama iyice geleneksel turk ailesinde, bu dusus aile serefinize leke surecek bir dususse affetmeyebilirler, bir tekme de onlar atabilir.
(bkz: namus belasi) (senseandsensibility, 23.12.2005 16:48 ~ 17:07)e(256,8775070,due('senseandsensibility'));
- turk
toplumunun yapitasidir, bir yapitasi olarak oldukca dayanikli ve saglamdir, ancak bu taslar bir araya gelip dayanikli bir duvar olusturamamaktadir, cunku aralarindaki harctan malzeme calinmistir. (senseandsensibility, 23.12.2005 16:50)e(256,8775090,due('senseandsensibility'));
- (bkz: od tegin)
(bkz: leviratus) (kankarella, 23.12.2005 16:57)e(256,8775156,due('kankarella'));
- hisseli harikalar kumpanyasi
(admiral, 05.01.2006 16:39)e(256,8872128,due('admiral'));
- (bkz: toplum huzuru)*
(sektoid, 10.01.2006 01:39 ~ 01:40)e(256,8902755,due('sektoid'));
- http://www.hurriyet.com.tr/...3918928.asp?m=1&gid=69#
şeref ve namus kavramlarını çocuklarının, torunlarının canına tercih eden garip bir yapı. hamile bir genç kız ölme, çocuğunu kaybetme pahasına banyoda tek başına doğum yapıyor, ölü çocuğunu sırt çantasında hastaneye götürüyor. aile kızı reddediyor.
yaşamın en güzel mucizesini bu hale getiren, iki bacağın arasına giren çıkanın hesabını yapan hastalıklı bir yapı. bir de üstüne kendi "perişan" olan, ölü bir çocuk dünyaya getirmiş, sırt çantasında taşımış tutuklanmış, beş parasız sokağa atılmış çocuğunun psikolojisini umursamayan yapı.
siktiriboktan toplum üyelerinin, siktiriboktan aynası. sürekli siyah gösteriyor, duvar saati sabit, zaman takılmış on ikiye beş kalaya...
insan bacaklarının arasından kanlar akan,duşun altında ölüden farksız gözleriyle iki metre ötede cansız yatan bebeğine bakan bir genç kızı düşünüyor elinde olmadan, kafayı yiyor, kendi kafasını duvarlara vurası geliyor, ama bu kızın kendi anne babası "mağdur" oluyor. yaşamak istememe, düşünmeme sebeplerinden.
bir de paçavra var bahsedilmesi gereken, cepheden resim konulmuş ki kız kaçamasın, görüldüğü yerde parmakla gösterilsin, ailesi de vursun namusunu temizlesin.
(bkz: #4861357) (nickfallin, 11.02.2006 10:42 ~ 06.11.2006 14:38)e(256,9111794,due('nickfallin'));
- türkçe'ye 50 küsür (sürekli artıyor efendim, durduramıyoruz) aile bireyi terimi katacak kadar önemli bir yapıdır. sapir whorf hipotezi'nin yaşayan kanıtıdır.
(bkz: anne) (bkz: ana) (bkz: baba) (bkz: kardeş) (bkz: abla) (bkz: abi) (bkz: agabey) (bkz: aga) (bkz: büyükbaba) (bkz: dede) (bkz: anneanne) (bkz: nine) (bkz: babaanne) (bkz: büyükanne) (bkz: haminne) (bkz: sütanne) (bkz: sütnine) (bkz: sütkardeş) (bkz: hala) (bkz: yenge) (bkz: elti) (bkz: görümce) (bkz: baldız) (bkz: birader) (bkz: kayınbirader) (bkz: kayınço) (bkz: teyze) (bkz: dayı) (bkz: amca) (bkz: emmi) (bkz: emmioğlu) (bkz: kuzen) (bkz: kızan) (bkz: enişte) (bkz: valide) (bkz: gelin) (bkz: damat) (bkz: bacı)(bkz: oğul) (bkz: evlat) (bkz: karı) (bkz: koca) (bkz: yeğen) (bkz: bacanak) (bkz: kayınpeder) (bkz: kaynana) (bkz: kaynata) (bkz: kayınvalide) (bkz: torun) (bkz: torba) (bkz: dünür) (bkz: güvey) (bkz: eze) (bkz: bibi)
edit: depeyi, j m ve avicenna arkadaşlara katkıları için teşekkürler.* (acid rain, 28.02.2006 09:47 ~ 01.03.2006 13:36)e(256,9199255,due('acid+rain'));
- (bkz: ebe)
(firtinanin gozunden, 28.02.2006 09:50)e(256,9199264,due('firtinanin+gozunden'));
- doğu
toplumlarının veya kapalı toplumların aile yapılarının alt kümesidir. batı toplamlarının aksine, çocukların dünyaya getirilmesinin temel nedeni ileride muhtaç durumda kalacak ebeveyn ve diğer aile bireylerine maddi-manevi destek olmalarıdır. tamam, sizi sevmiş, büyütmüş, sizin için saçını süpürge etmiş insanlara iyi davranmaktan, yardım etmekten doğal bir şey yoktur. fakat, doğu toplumlarında ve dolayısıyla da türkiye'de, bu durum ailenin baskı ve duygu sömürüsü yapmasına yol açar. onların istemediği veya tasvip etmediği bir şey yapmaya kalktığınızda, 'ben seni bunun için mi okuttum'dan 'yazıklar olsun'a, 'benim çocuğum bunu yapamaz, millet ne der'den 'hakkımı helal etmem'e uzanan çeşitli başlıklar altında, doğu toplumlarının aile yapısının niteleyici özelliği 'beklenti' yüzeye çıkar. batı'da çocuk zaten özgür yetiştirilir, 18 yaşına gelince de aileden borç almak gibi bize uzak yöntemlerle ya da zaten kendi parasını kazandığı için, madden tümüyle özgürleşir. istediği zaman da ailesini görmeye gider arar; bu da zorunluluktan veya ailenin beklentisini tatmin etmek için yapılmadığından daha samimice olur, birlikte geçirilen vaktin kalitesi artar. bizdeyse genellikle çocuk kaç yaşında olursa olsun, özellikle de hala aileyle yaşıyorsa, mesela haftanın 5 gecesi dışarıya çıkamaz aileyle de oturmalıdır. herkes kendi odasında oturacak olsa da. anne tam kapıdan çıkmadan önce bir şey isterse o alınmalıdır veya yapılmalıdır. son dakikada istenmesine ve sizi geciktirecek olmasına rağmen. onlarla bir yere gitmek istemezseniz ayıp yapıyorsunuzdur. onlar kendi çocukları için en iyisini bilirler, o yüzden yaşayıp görmek değil, onların deneyimlerinden ders almalısınızdır. onlardan gizli bir şey yapmamalısınız. 25 yaşına gelip bir zararı olmadığından emin olduğunuzda veya sadece gereksiz sorulardan sıkılacağınızı bildiğiniz ve özel hayatınıza müdahale edilmesini istemediğiniz için olsa bile. onların beğenmediği birisiyle evlenmemelisinizdir, o kişi size, ailesi de sizinkilere yakışmayacaktır. evlenirseniz de onlarla aranız bozulacaktır, bu da er geç evliliğinize yansıyacak ve onlar kendilerini zorla haklı çıkaracaktır. böyle olmayan aileler yok mudur, tabi ki vardır. ama genel durum batıdaki gibi 'dünyaya bir birey getiriyorum' değil, 'bir uzantı getiriyorum'dur. bu da bencilcedir. birileri elbet çıkıp gelenekler ne kadar önemli biliyor musun, pis seni kaka seni, bu bencillik değil asıl diğer türlüsü bencillik diyecek bunlara. ama dünyaya kendin için bir varlık getirmekten, en azından onu dünyaya getirdikten sonra ileride sana yarasın diye yetiştirmekten daha bencil ne olabilir ki? (raindrops, 21.08.2006 23:11)e(256,9947518,due('raindrops'));
- nereden
gelip nereye gittiği belli olmayan bir yapıdır. ortalama bir türk ailesinin yapısı öncelikle ebeveynlerinin içinden çıktıkları ailenin -yani kendilerinin çocuk oldukları ailenin- sonra da çevre ailelerin -konukomşu, elalem, nurten hanımlar vs.- yapıları üzerine kurulmuştur. bu yapıyı bu şekilde, zamansal temelde dikey ve yatay olarak takip edersek hiçbir yere varamayız, zira o ailelerin yapıları da aynı şekilde başka ailelerin yapıları üzerine kurulmuştur. bu yapıyı kuran bir bulunsa iki çift laf edilecektir elbet, ama kimse üzerine alınmaz, yaptım, yaptım ama niye yaptım sor bi demez, yapı her ailenin ebeveynlerinin katkılarıyla daha anlaşılmaz, daha sofistike bir yapıya kavuşur. gizlilik ve içe kapanıklık, karşılıksızmışcasına yapılan özveriler için bilinçaltında biriken beklentiler had safhadadır. favori kelimeler bakarız, x'in kızı, y'nin oğlu, elalem, mühendis, matematik kafası, baban gelsin, kızımız ve ben anneyim...dir. (insomniac, 25.08.2006 01:13 ~ 12:51)e(256,9960599,due('insomniac'));
- ciddi anlamda çifte standart ve cinsel ayrımcılıkla doludur. insani değildir.
c) 16. yüzyılda Türrkiye'ye gelen Fransız elçisi ( B.dela Broquere ) Türkmen kadınlarının erkeklerden kaçmadığını, çok güzel ve iffetli olduklarını anlatırken Dulkadiroğulları'na bağlı 30 bin kadın suvari bulunduğunu, erkek gibi silah tutup savaştığını söylerki Dede Korkut destanının tasvirlerine tamamıyla uygundur. Aşıkpaşa Zade'nin Anadolu'da bulunan " Bâcıyan-ı Rum Taifesi " ( Bacılar Ordusu Teşkilatı ) adı ile bu Türkmen kadınları kastettiği sanılmaktadır. ( O.Turan,T.C.H.M. cilt 1,130) Bilhassa şehzadelerin yaşlarının küçük olduğu dönemlerde şehzadeler belirli bir yaşa gelinceye kadar devlet şehzadelerin anaları tarafından yönetilirdi. Karahanlılar ve Selçuklularda Terken ünvanını taşıyan sultanların eşleri sadece hükümdarlara ve siyasi meselelere tesir etmekle kalmıyor; bizzat idare ve siyaset içinde de mühim roller oynuyorlardı. Nitekim Terkenlerin kendilerine ait yurtluk ( ikta ) vilayetleri, bunları idareye memur divan teşkilatları, askerleri ve kendi hazinelerine akan mühim gelirleri vardı. Bu durumları ile hatunlar feodal devlet bünyesinde, ikta ve asker sahibi beyler gibi; mühim bir mevki işgal ediyorlardı. ( O.Turan/127 ) Selçuklu Sultanları nasıl ki " Cihan Padişahı " adıyla anılıyorsa, sultanların eşleri de " DÜNYA MELİKESİ " ünvanını taşıyorlardı. Dede Korkut Hikayeleri'nde de Türk Kadını kutsaldır; güzeldir,kocasının yardımcısıdır; ailede fikirleri esas alınır. Kadın aynı zamanda milli bir kahramandır, yenilmez bir savaşçıdır. O erkeklerle değil; erkekler onunla yarışır. Türk kültüründe kadının en belirgin iki özelliği vardır.Bunların birincisi " Kahramanlık ", ikincisi " Analık "tır. Dede Korkut hikayelerinde " Evin direği " diye nitelendirilen Türk kadınları öve öve bitirilemez: BU SORU EKSİKTİR TAMAM LANICAKTIR ARAŞTIRILIYO !
En son #.:$eF:.# tarafından Ptsi Ekim 26, 2009 8:02 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 3 kere değiştirildi | |
| | | cagdas Benimle iyi olun, yeni üyeyim
Mesaj Sayısı : 7 Rep LwL : 0 Kayıt tarihi : 17/10/09 Yaş : 30 Nerden : istanbul
| | | | hamza 10sb Benimle iyi olun, yeni üyeyim
Mesaj Sayısı : 2 Rep LwL : 0 Kayıt tarihi : 11/11/09
| Konu: Geri: Tarih Etkinli Ödevi - Süleyman Demirel Lisesi - Çarş. Kas. 18, 2009 7:16 pm | |
| | |
| | | | Tarih Etkinli Ödevi - Süleyman Demirel Lisesi - | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|