[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Acaba hayalleri arasında bir futbol takımına antrenörlük yapmak olmayan kaç erkek vardır İşte bu imkansız gibi görünen hayalimize bir oyun sayesinde kavuşmuştuk. Eskiler onu Championship Manager olarak hatırlasalar da, 2004 yılında Football Manager 2005 olarak piyasaya çıkan efsane menajerlik oyunu, bu sene de bizlere birçok yenilik vaadinde bulundu. Fakat bu seneki vaatler içerisinde en çok ilgi çekeni 3B maç gösterim sistemi idi. Artık oyuncuları kuş bakışı yuvarlak şekillerde görmeyecek, üç boyutlu olarak görecektik. Bu, büyük ve riskli bir yenilikti; zira pek çok oyuncu 2B maç gösterim sistemine zaten alışıktı ve sistemden de memnundu. Peki bu 3B işinin altından Sports Interactive başarılı bir şekilde kalkabilmiş mi, göreceğiz.
Eski ve Yeni İç içe
Football Manager’i bilmeyenin olduğunu pek sanmasam da, yine de oyunun yeniliklerinden bahsetmeden önce genel hatlarıyla kısaca oyundan bahsetmek istiyorum. Oyunda 51 ülkenin ligleri mevcut ve yine her zamanki gibi futbolcu datası oldukça geniş. Zaten Football Manager’i rakiplerinden ayıran en büyük özelliklerinden birisi de futbolcu datasıdır. Ama maalesef bu kadar geniş bir futbolcu datasına rağmen, yine de oyunun lisans sıkıntısı çekmesi açıkçası beni üzdü. Sadece oyunun içeriğine yüklenmek yerine, biraz da olsa parasal yönlerine de ağırlık verseler daha iyi olur. Yani Türkiye liginden bir takımın amblemi yok, hadi bu neyse; ama İngiltere ya da Almanya liginden de mi bir takımın amblemi olmaz Bu konuda FM yine beni hayal kırıklığına uğrattı.
Oyunun ara yüzü yine aynı, pek bir değişiklik göremedim. Oyuna ilk başladığınızda transfer olabileceğiniz ligleri işaretleyip bu ligler içerisinden bir takım seçiyorsunuz. Hedefleri belirliyorsunuz, buna göre de kulüp size bir bütçe sunuyor. Elde edilen başarılar karşılığında oyuncuların alacağı primleri belirliyorsunuz. Tabii ki de hedeflere ulaşamadığınız takdirde takımdan kovulmanız kuvvetle muhtemel.
Gerçekte olduğu gibi, sıklıkla birçok kişi hakkında transfer dedikoduları ortaya atılıyor ve bu kişiler hakkında medyaya demeç veriyorsunuz. Yalnız bu oyunda medya büyük bir yer kaplıyor. Şampiyonlar ligi maçlarınızdan önce ya da liginizde oynayacağınız önemli maçlardan önce medya karşısına çıkıp onların ardı ardına sordukları soruları cevaplıyorsunuz. Tabii gelen soruya göre konuşmak istemezseniz de o soruyu cevaplamak istemeyebiliyorsunuz. Takdir size kalmış. Bu basın toplantılarının insanı sıkabileceğini de düşünen yapımcılar bir alternatif daha oluşturmuş. İsterseniz basın toplantılarına kendi yerinize yardımcınızı da yollayabiliyorsunuz.
Oyunculara yardımcı olması açısından oyuna katılan bir diğer özellik, kendi söylemimle, “trafik ışıkları” olmuş. İlk 11’i oluştururken sahaya yerleştirdiğiniz oyuncuların yanında yeşil sarı ve kırmızı noktalar oluşuyor. Yeşil nokta o oyuncunun kendi mevkisinde oynadığını gösteriyor, sarı nokta oyuncunun kendi mevkisinde değil de o mevkiye yakın bir yerde oynadığını gösterirken, kırmızı nokta ise oyuncunun tamamen kendi mevkisiyle alakasız bir yerde oynadığını gösteriyor.